T.C.
GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2024/480
Karar Numarası: 2024/799
Karar Tarihi: 04.06.2024
LAHEY MAHKEMESİ KARARININ TENFİZİ İSTEMİ
TENFİZ YARGILAMASININ ARABULUCULUĞA TABİ OLMAMASI
TENFİZ YARGILAMASINDA ESASA İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME YAPILMAMASI
POLONYA İLE TANIMA VE TENFİZE İLİŞKİN KARŞILIKLILIK ESASININ BULUNMASI
ARABULUCULUK ŞARTININ KARŞILANMAMASI SEBEBİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE KARAR VERİLMESİNİN HATALI OLMASI
ÖZETİ: Dava, Lahey Mahkemesi kararının tenfizi istemine ilişkindir. MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Somut olayda, Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması nedeniyle mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin karşılıklılık esasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği ileri sürülmekte ise de tenfiz yargılamasında uyuşmazlığın esasına dair yargılama yapılmadığından arabuluculuğa başvuru zorunluluğu tanıma ve tenfiz davalarında geçerli değildir. Bu nedenle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 11/01/2024 tarih ve 2023/745 esas, 2024/23 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili, davacının Hollanda Krallığı Devletinde, toptan ve perakende olarak mal ve ürün tedariki alanında faaliyet gösterdiğini, mal ürün ve tedarikinin büyük çoğunluğunu da Türkiye'de bulunan firmalardan sağladığını, davacının mal tedariki yaptığı davalı …. Tarım ile aralarında ürünlerin niteliğine ve bedele ilişkin ihtilafın oluştuğunu, söz konusu ihtilaf sonrasında davalı Tarım firmasının davacı aleyhine Lahey Mahkemesi nezdinde 0340425 RL EXPL 23-2693 dosya numarası ile dava açtığını, davacının söz konusu davaya karşı dava açarak, aynı dosya içerisinde kendi taleplerini ileri sürdüğünü, yargılama neticesinde Hollanda'daki yargılamanın davacısı konumundaki …Tarım'ın taleplerinin reddine, karşı davacı konumundaki davacının taleplerinin kabulüne karar verildiğini, Hollanda Krallığı Devletinin Lahey Mahkemesi'nin 16 Mayıs 2023 tarih ve 10340425 RL EXPL 23-2693 dosya numaralı kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davada taraflar tacir olup, dava konusu da ticari işletmenin sözleşmeden kaynaklı alacak davası olduğunu, bu nedenle de davanın T.T.K.'nın 5/a maddesi hükmü gereğince dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamında olup, arabulucuya başvurulmadan ilgili davanın açıldığı, bu nedenle öncelikle davanın dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini. Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 53 ve 54'üncü maddesinde tenfiz kararının hangi şartlar halinde verileceği açıkça belirtildiği. Lahey Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı kesinleşmediği, yerel mahkeme kararın temyiz edilmiş olabileceğini açıkça belirttiği, Lahey Sulh Hukuk Mahkemesi kararı davalıya tebliğ edilmediği, Lahey Sulh Hukuk Mahkemesi'nin tercümesinde de belirtildiği üzere davalı vekili 14.04.2023 tarihinde vekillikten çekilmiş olup, sözlü yargılama duruşması da 17.04.2023 tarihinde yapıldığı, davalı vekilinin, vekillikten çekildiği de davalıya tebliğ edilmemiş, Türk hukuk sistemine göre vekilin istifasını düzenleyen 6100 sayılı HMK'nın 82'inci maddesinde "...İstifa eden vekilin vekalet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder..." şeklinde emredici bir düzenleme mevcut olup, bu düzenlemeye uyulmaması da kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden, tenfiz talebinin reddinin gerektiğini, dava açılış tarihi 10/02/2023 ve duruşma tarihi 17/04/2023 olup, ilimizin de içinde olduğu 11 ilde meydana gelen deprem felaketi nedeni ile 11 Şubat 2023 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 120 nolu Cumhurbaşkanı Kararnamesi ve 5 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan 139 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 1 Mayıs 2023 tarihine kadar uzatılan OHAL kapsamında yargı alanında alınan tedbirlerin alındığını, bu düzenlemeler çerçevesinde davalı hakkında Hollanda Mahkemelerinde davanın açılması ve hatta duruşmanın yapılıp, duruşmaya katılmadığı gerekçesi ile aleyhine hüküm kurulmasının da tamamen haksız ve hukuka aykırı bir durum teşkil ettiğini, davalının Malatya ilinin ileri gelen ihracatçı firmalarından olup, kaçma tehlikesinin olmadığı gibi, bilakis işbu davadan ötürü, ticari hayatında da sıkıntılar yaşamaya başladığını, yaşanan deprem felaketinden dolayı bir süreliğine hayatın olağan akışı tamamen değiştiğinden işbu davaya konu yabancı mahkeme davası ile ilgilenilmediğini, bu nedenle Adalet Bakanlığı'na müzekkere yazılarak, Lahey Mahkemesi'nin 10340425 RL EXPL 23-2693 sayılı dosya üzerinden davacı davalı vekilin çekildiğine dair bildirim tebligatının ve yine gerekçeli karar tebligatlarının bulunup bulunmadığının sorulmasını talep ettiklerini, ihtiyati hacze itiraz etmek sureti ile İİK'nun 265'inci maddesi gereğince ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise İİK'nın 266'ncı maddesi gereğince takdir edilecek teminat karşılığı olarak ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, "...tarafların şirket olmaları nedeniyle tacir oldukları, dava konusu uyuşmazlıkta ticaret mahkemesinin görevli olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı vekilince dava konusu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığı belirtilmiş ise de, tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamının konusunun "bir miktar para olan alacak" olduğu, taraf vekillerinin 11.01.2024 tarihli duruşmadaki beyanlarına göre taraflar arasında her hangi bir özel talikim anlaşmasının bulunmadığından taraflar arasında tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun bulunmadığı, buna göre dava konusu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğun istisnaları kapsamında olmadığı ve TTK'nın 5/A maddesi gereği, ticari davalarda arabuluculuk zorunlu olduğu ancak dava tarihinden önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere süre tanınmasına gerek görülmeyerek davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine" karar verilmiştir.
Davacı vekili, Tenfiz Yargılamasının arabuluculuğa tabi olmadığını, davanın "tenfiz" olduğunun atlanıp, ticari alacak gibi değerlendirilmesi noktasının hatalı olunduğunu, davanın reddine karar verilmesinin hukuka, usulü ve esasa aykırı olduğunu, 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2023/745 E., 2024/23 K. Sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi, karar vermenin yeniden yargılamayı gerektirdiği kanaatinde olması halinde kararın kaldırılarak, yerel mahkemeye iadesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talebi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, Hollanda Krallığı Devletinin Lahey Mahkemesi'nin 16 Mayıs 2023 tarih ve 10340425 RL EXPL 23-2693 dosya numaralı kararının tenfizi talebine ilişkindir.
İnceleme, HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5718 sayılı MÖHUK'un 54. maddesine göre yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması koşullarının varlığı gerekmektedir. Buna karşılık, MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez.
Somut olayda, Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması nedeniyle mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin karşılıklılık esasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği ileri sürülmekte ise de tenfiz yargılamasında uyuşmazlığın esasına dair yargılama yapılmadığından arabuluculuğa başvuru zorunluluğu tanıma ve tenfiz davalarında geçerli değildir. Bu nedenle yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına ve mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davacı vekilinin vaki istinaf başvurusunun HMK'nın 353/l-a-6 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2- Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 11/01/2024 tarih ve 2023/745 esas, 2024/23 karar sayılı istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın yukarıda belirtilen hususların ikmali ile oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere yeniden görülmesi için kararı veren mahal mahkemesine iadesine, sair istinaf sebeplerinin şu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4- Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde kendisine iadesine,
5- İstinaf sair masraflarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda nazara alınmasına,
6- İstinaf yargılaması duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
7- HMK'nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan tetkikat neticesinde HMK'nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.04/06/2024